(Bölüm-1 )

Daha 32 yaşında başarısız iki evlilik geçirmişti bile. Gerçi bir tanesi o kadar başarısız sayılmazdı. Nereden baksan yüzde kırk başarılıydı. Yine de tatile bu başarıyı kutlamak için gelmemişti. Övünmeyi sevmezdi.


Öyle çok hovarda bir adam değildi. Sadece elde edemeyeceği kadınlara aşık olurdu ve onların peşini ancak elde edemeyeceği başka bir kadın için bırakırdı. Otelleri severdi. Farklı şehirlerdeki aynı evler. Temiz, düzenli, tek kullanımlık. Bir otel odasının sizi şaşırtması çok zordur. Tek gecelik kadınların da öyle. Bu yüzden burada geçireceği sürenin onu şaşırtmasını beklemiyordu.

Kadınlar ile olan ilişkisi gibi, tüm insan ilişkilerinde de doğru mesafede asla duramıyordu. Aradaki bağların yarattığı kuvvetli gelgitler nedeniyle, hep olması gereken yerden ya biraz uzak ya da yakındı. İlişkileri iki şekilde işliyordu. Ya çok sıcak ve ayrıntılı, ya da buz gibi ve bulanık. Doğru yerde doğru zamanda bulunmak, doğru zamanda doğru şeyi söylemek, aynı anda aynı şeyi hissetmek ne kadar mümkün olabilirdi ki sonsuz bir kümedeki herhangi bir örnek için.


Yeni odasını sevmişti. Yatağının üzerine atladı ve gözleriyle kısa bir tur attı. Uzun yolculuklara dayanamıyordu. Televizyon, ayna, dolap hepsinin üzerinden geçti. Acaba penceresi nereye bakıyordu. Öğrenmek için yerinden kalkması gerekirdi. Onun da sırası gelecekti elbet. Tembellik süresince odanın yatağa en uzak olan köşesini belirledi. Bu iş de aradan çıkmıştı. Valizini buraya koyabilirdi. Kıyafetlerini dolaba yerleştirecek değildi ya.

Sonunda yerinden kalktı. Odayı kurcalamaya başladı. Yatağın başındaki telefonun üzerinde yazılı numaralardan başladı işe. Televizyonu açıp rastgele kanalları gezmeye başladı. Film kanalları, müzik kanalları, şehri tanıtan özel bir kanal, haber kanalları. Turist olmaya aşıktı. Bu ülkelerin sorunlarının onu hiç ilgilendirmemesine ise bayılıyordu.

İşlerin yolunda gitmesini umuyordu. Daha önce defalarca kez bu tarz planları işitmişti, asla uygulayacak cesareti olmayanlardan. Bu bilgilerin yardımıyla kendisininkinin kusursuz olması beklenebilirdi. Bekleyenler yine bu korkak olanlardı. Hep bir şeylerin gerçekleşmesini beklerlerdi. Hep bir şeylerin olgunlaşmasını. Asla göremezler, hissedemezler. Bir şeyler oluşup, yuvarlanarak büyüyüp, gözle görülür hale gelince fark eder, kendi kendine sonuçlanıncaya kadar saklanırlardı. Müdahale yok. Mücadele temiz. Olayların nihai halini kendi kararları olarak görmeleri ise acınası.

Bunu, dinlenmek adı altında popülere olan bir yolculuk değil, daha çok dinlemek için planladı. Anlamaya gelmişti bu mekanik yapının nasıl işlediğini. Kendisini her türlü ilişkiden soyutlayıp sadece gözlem yapacaktı. Burayı seçmesindeki en önemli neden de buydu ya. Görünmez olup içinden geçecekti her şeyin. Dahil olmak zorunda değildi. Sorumlu değildi.

Sonunda odadan dışarı doğru ilk adımını attı. Büyük bir tane daha. Nihayet lobiye ulaştığında aradığını bulması uzun sürmedi.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kültür Sanat Kokan Twitter Hesapları

Prag'da 4 gece nasıl olmalı!