Kayıtlar

Ocak, 2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

25 OCA PAZ PAZ MÜZ

Başıma bir şey gelmiş olmasın. Birinci tekil rivayet bir rüyanın içindeymişim. Biraz önce uyandım, kalktım. Sanırım şimdi gidip gerçek yerime yatıyorum. Umarım başıma bir şey gelmez.

Ünlü sanatçı hayranlarını üzdü!

Resim
Tavsiye bir albümdür naçizane: "songs of innocence". Al birini vur diğerine, hepsi çok müzik. Bono'nun kolu kırılmış bu arada, hayranlarını üzdü. İlk bisikletten düştüğünü öğrenince ben biraz gülümsedim açıkçası ama altı yerinden kolunu kırmış. "Bir daha gitar çalamayabilirim" demiş. Bu albüm değerlenir benden söylemesi. The troubles güzel, dereleri takip eden kızla beraber. Every breaking wave güzel. California güzel.  Köprü möprü zaten güzeldir yani. Buradan da yeri gelmişken Furkan'a selam söylüyorum.  :(

Gumberlatch Korsanı - Bölüm 1

Kimsenin bilmediği bir aksanda konuşuyordu. Üzerinde yalnız beyaz renkte yırtık keten bir gömlek ve çamurlu bir pantolon vardı. Sesi telaşlıydı, bir takım adamlardan bahsediyordu. Ara ara iştahla yutkunuyordu. Kimi zaman heyecan gözlerinden taşıyor, kim zaman vahşet mimiklerinden okunuyordu. Bir süre sonra sakinleşti, çok geçmeden de sızmıştı ahşap başlıklı yeşil kanepede. *** Dürterek uyandırmaya çalıştı. Pek işe yarayacak gibi görünmüyordu. Normalde de pek işe yarayacak biri gibi görünmüyor diye düşündü, öylece bıraksam diye düşündü. Belki hiç uyanmaz. Sıkıcı bir günün akşamüstü karakola gelen bu yamyam kılıklı denizciyle uğraşmak istemediği çok açıktı. Bir daha dürttü, hala kıpırtı yoktu patates çuvalında, aslında sağlam bir yumruk savurdu da denebilirdi. Bir kadına göre hiç fena vurmazdı. Memur Murphy bunu en iyi bilenlerdendi, geçen yaz neredeyse dayağı yiyordu. Hah işte kadro tamamlandı, Murphy ve sürekli yanında gezen sünepe Tom, acaba Tom muydu adı? Neyse, diye

Çekirdek Sizin Dostunuz Değildir

Hayatı boyunca tanıdığı insanların hep zamana ihtiyaçları oldu. O ise aksine zamanı olmayan duyguların peşindeydi. Sorsanız biraz zamana ihtiyaçları vardı hem de. Görünen o ki kargaydılar, bitmeyecekti o ihtiyaçları olan zaman. Ne yani o bunu bilmiyor muydu? Söyleyin ne olursunuz, sarılmanın zamanı olur mu! Koklamanın bir zamanı mı var? Bildiği kadarıyla burun saat, dakika, saniye, yıl algılayamıyor. Ona göre zaman çekirdekti, bir paketine ayırdığınız zaman bir saate eşitti. Nasıl harcadığınızı fark etmezdiniz, keyif alırdınız belki. Anlaşılan o ki dil de farkına varamıyordu zamanın. Bittiğinde pişmanlık, belki biraz hüzün olurdu. Ne diye bir paket dahi çekirdeği ihtiyaç duyacaktı. Görmek öyle değildi, onun zamanı vardı. Emindi bundan; ama görmek de değildi derdi, kulaklarında sıcaklık olacak bir çift söze bile dans edebilirdi. Çıt! Bu çekirdek sesi değil. Şurada bir yerde ağlayabilirdi, nasıl olsa kimse görmeyecekti yine.