Pelotas
Bugün bir de anımı paylaşmak istiyorum sizlerle. Geçen cumartesi sabahı çok tatlı bir telefonla uyandım. En yakın arkadaşlarımdan biri beni kahve içmeye davet etti. Çok uzun süredir görmüyordum kendisini acaip mutlu oldum ve koşar adım çıktım evden. Yolda bir telefon daha geldi. Arkadaşım grip olmak üzere olduğu için bana evinde kahve yapmayı önerdi. Kabul ettim ben de. Ev lokasyon olarak cennetin sessiz bir köşesindeydi sanki. Acaba cocuk beni evine neden çağırmıştı?! Ben kırmızı başlıklı kız gibi sekerek galatanın sokaklarını arşınlarken o kötü emellerini sıraya mı koyuyordu?! Bütün bunların cevabı az sonra sizlerle!!! Neyse efendim bunların hiç biri olmadı. Ben her zaman olduğu gibi ne ettiysem ne çektiysem dilimden çekecektim. Küçük ceylan bambi gibi yokuştan aşağı kendimi bırakmışken çok tatlı bir duvar yazısı gördüm. Rengi tipografisi herbir şeysi tam benlikti. Sarı şirin harflerle kocaman "PELOTAS" yazıyordu gri duvar üzerine. Zamane I phone'lusu olarak bu an