Kayıtlar

Temmuz, 2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Süper babane

 Neriman hanım. 90 yaşında. Zamanında 1.50 olan boyu yaşla beraber biraz daha eğrilmiş, küçük elli, küçük ayaklı, büyük hanım.   Kendisi babanem olur. Ben de bayram sonrası babanesini ziyarete gelen bir hayırlı kırmızı başlıklı kız.  Ancak kendisini ihmal ettiğimi düşünüyor olacak ki duvardan duvara vurdu beni az önce pamuk babanem.  Önce babamla başladı: -Ali? Yaşlandın mı sen? (Ali 59 yaşında) - Yok anne aynıyım işte. (Ali daha bayramda annesinin elini öpmeye gelmiş mevcut yaşından haberdar etmişti oysa) - Yok yok bir sırtın eğrilmiş senin.  - ?!! (Zavallı ali)  - Sen de bana benzedin Ali. Saçların ağarıverdi hemen. Yüzün çöktü. O pufur pufur saçlar püf. Yok. Gitmiş. E. Buna da şükür napıcan.  - Kilo da almışsın.   Güldüm babamın o haline. Gülmez olaydım. Nereden bileyim ibreyi bana doğrultmakla kalmayıp kafamda paralayacağını? NEREDEN BİLEYİM? - Pınar. Tatil yaramış sana. Yüzün güzelleşmiş. Dışarı çıkamadın heralde güneş falan da göremedin.   Gün yüzü görmemi ister esasen. Bu uv ışı

Nefes

Saat 00.17 Yatağın serbest kenarında dizlerine sarılmış oturuyordu. Koridorun sonundaki ardiyenin ışığını açık bırakmıştı, her huzursuz gecede yaptığı gibi. Babasının aldığı gece lambası belki huzursuzluğunu farkeder diye dokunmazdı ona böyle akşamlarda. Ne de olsa babasının kızıydı, eğer bir gün burnu düşerse, gerekirse herkesi burunsuz doğduğuna ikna eder, yine de olanları saklamaya çalışırdı.  Günlerdir konuşmamışlardı. Bu nasıl bir uzaklaşmaktı? İşin kötüsü insanlar uzaklaşırken veda etme girişiminde de bulunmuyorlardı.   Daha sıkı sarıldı. Ah şu dizlerde de bi çift kol olsaydı. Bi sarılsalardı.  "Ne dizi be?!"dedi içindeki ses. "Dizin sarılsa bu sinirle onun kollarını kırardın  sen." Haklıydı.  O sarılsındı.  Bir şeyleri yeğlemek konusunda hırçındı. Hele ki onun yerini tutmaya kalkacak her şeye düşmandı.  Zamanın muhasebesini yaparken gelmişti yine bu hale. Bir insan geçirdiği zamana hem bu kadar hayran kalıp hem de nasıl bu kadar takılabi

12 TEM PAZ PAZ MÜZ

Resim
Merhaba çok sevgili dostlarım, uzun zaman oldu görüşemedik. Hayatın yeni bir dönemi, yeni bir iş, yeni bir şehir, yeni bir ev, yeni insanlar… Ev kurmak zor, bilen bilir; az kullanılmış L koltuk (bir kaç yerinde sigara yanığı var), sadece 7 ay kullanıldı-marangoza özel sipariş edildi gardırop (kapakları kapanmadı), "abi bu makina bosch sorun olursa benim teknik servisim var hemen baktırırım" çamaşır makinası(15 adet tişörtler acaba temiz mi tedirginliği ile koklayarak işe gidilen sabah), yok efendim zigon takımı(pazarlık payı vardır) derken ikinci eli, şöyle bir elimden geçirdim.  Bitti mi, hayır. Perde şu renk mi olsa bu renk mi olsa, (cenaze yeşili oldu), e yemeklik alışveriş yaptım(evde ocak yok), ulen servisin güzergâhı akşamkinden farklıymış (servisi 3 gün üst üste kaçırdı) bu koltukta uyunur birkaç gün (omuriliğine saplanan demirle uyandı) gibi farklı bir dönem yaşanmaya devam ediyor. E keyfim yerinde bunlar haricinde umarım da olmaya devam eder. Sizin de olması dil

Uyantı

Salı  Ne biçim gündür şu salı. Pazartesiden kopmuş cumaya uzak. Hoş cumanın da bi numarası yok aslında. Cumartesinin hayali mutlu eden.  Saat 06.59 "Gregor Samsa bir sabah bunaltıcı düşlerden uyandığında, kendini yatağında dev bir örümceğe dönüşmüş olarak buldu..." Oysa gözlerini her sabah olduğu gibi alarmın ilk vuruşundan saniyeler önce açmış, adeta sevgilisinin uyanışını görmek isteyen bir aşık azmiyle dijital ekrana bakıyordu.  Acı bir çığlıkla uyandı sevgili. Tuttu hemen ve yapılması gereken her şeyi ışık hızıyla yaptı.  E onca sabahın hatrı vardı. Ya ne yapacaktı? "Geçti" dedi yatakta doğrulurken. "Sabah oldu ve ben uyandım.Yanındayım." Sakinleşti sonra zaman. Hatta soğuk suyu yüzünde, süzüldüğü yere kadar dirseklerinde hissettiğinde, kahve makinesinin yaydığı koku burnundan ciğerlerine yürüdüğünde adeta durmuştu zaman. Görmeyince bilmezsin ya hani. Öylesine durdu işte.  Giyinmek için yatak odasına döndüğünde tekrar baktı saate. Bıraktığı gibi. Bırak