Kayıtlar

Mayıs, 2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
Deli Dimitrinin fırınından sola dönünce çay bahçesinin tentesinin altında görünüyordu deniz. Kim delirtmişti bu Deli Dimitri'yi? Oysa ne kadar içten bakıyordu gözleri. Ne kadar uysal.  Sola döndü. Çay bahçesinin dalga kırana doğru koyduğu masalardan birine oturdu. Bahçe boş sayılırdı. Arka masasında oturan yaşlı adam dışında kimse yoktu. Selam vermişti adam ona. Ancak o adamın ne adını ne lakabını bilmiyordu.  Küçük bir balıkçı köyüydü burası. Herkesin bir adı bir de mutlaka bir lakabı vardı. Kendisinin ise adı denizmiş lakabı ise melì. Kreteli ibrahimin kucağından indirmediği torunu Melì.  Güneş batmaya hazırlanıyordu. Güneşin de bağrına kan oturur gitme vakti geldiğinde derdi annesi. Güneşin kanı denizi de boyuyordu bu köyde.  -Çay? -Evet büyük.  Ne kadar çok fotoğrafı vardı bu çay bahçesinde. Annesi ölmeden önce tarihlere göre dizmişti hepsini. Belki hatırlar umuduyla. Sırayla eksilmişti masanın etrafındakiler. Önce kucaktan inip koltuğa tek başına otur